Disleksi Tedavi Merkezi

Özel Öğrenme Güçlüğü (disleksi, disgrafi, diskalkuli) ile ilgili tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz. 0533 939 31 17

DİSLEKSİ ve DİL GELİŞİMİ

DİSLEKSİ ve DİL GELİŞİMİ

Disleksi ve Dil Gelişimi

Dil gelişimindeki güçlüklerde olduğu gibi dislekside de dili anlama, ifade etme, kullanma ve sözcük bulma sorunları kendisini gösterir. Okul öncesi dönemde dil gelişiminde sorun yaşayan çocukların pek çoğu okul çağında disleksi tanısı almaktadır. Bu çocuklar yaşadıkları dil sorunları ve beraberinde disleksi nedeniyle okuduğunu anlamada dinlediğini ise kavramada güçlük yaşarlar. Bu nedenle derslerin çoğunda başarısız olma oranları yüksektir. Öğrenme güçlüğü tanısı almış olan çocukların %40 –60’ında dil ve ilgili bozukluklar görülmektedir (Gibbs ve Cooper,
1989).

Son 20 yıldır, öğrenme güçlükleri ve dil bozuklukları arasındaki ilişki bilimsel araştırmalara
konu olmaktadır. Araştırmaların sonucunda öğrenme güçlükleri ve dil bozuklukları arasında
yoğun bir ilişki olduğu tekrar tekrar bulgulanmıştır (Turan ve Yükselen, 2004). Gibbs ve
Cooper (1989) tarafından, öğrenme güçlüğü tanısına sahip olan çocukların %96’sının aynı tip
iletişim bozukluğunu yaşadığı iddia edilmiştir. Öğrenme güçlüğü yaşayan çoğu çocukta dil ile
alakalı sorunlar görülmektedir. Öğrenme güçlüğü ile dil bozuklukları arasındaki ilişki net
değildir. Bununla birlikte, son zamanlarda öğrenme güçlüğü tanısına sahip olan pek çok
çocuğun dil problemi yaşadığına ait veriler git gide fazlalaşmaktadır. Bu durumdan yapılacak
çıkarım, dil bozuklukları öğrenme güçlüklerine yol açmaktadır olmasa da, dil bozukluğunun
öğrenme güçlüğünde oynadığı önemli rol yadsınmamalıdır (Turan ve Yükselen, 2004).
Çoğu çalışma, öğrenme güçlüğü tanısı almış çocukların fonolojik süreçlerinde sorun
yaşadığından bahsetmektedir. Bu çocuklar da fonolojik farkındalık seviyesinin de düşük
olduğu saptanmıştır (Turan ve Yükselen, 2004). Fonolojik farkındalık; okuma-yazma ile
güçlü bir ilişkisi olan, gelişen ve sözcüğü oluşturan sesleri tanıma, ayırma, manipüle etme ve
ortak seslerden oluşan sözcükleri fark etme görevleri ile ilgili bir beceridir. Fonolojik
farkındalığa ait becerilere okuma-yazma için ihtiyaç olduğu konusunda pek çok araştırmacı
hem fikirdir. (Acarlar vd.,2002). Fonolojik farkındalık seviyesi normal olan çocuklardan
beklenilen; konuşma içindeki sesleri ayırt edebilmek ve bu sesleri harflerle eşleştirebilmektir.
Ancak, yapılan bir çalışma sonucunda özel öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların, konuşma
seslerini özellikle arka planda gürültü var ise ayırt etmede sorun yaşadığı ve yanlışlar yaptığı
sonucuna ulaşılmıştır (Brady vd., 1983). Okuma güçlüğünde yalnızca fonolojik farkındalık
değil, fonolojik üretim de zordur. Bu doğrultuda, okuma güçlüğü yaşayan öğrencilerin
konuşma güçlüğüne sahip olma olasılığı yüksek olabilmektedir. Fakat bunun yanı sıra, okuma
güçlüğü olan her öğrenci de konuşma bozukluğuna rastlanmaktadır şeklinde bir kaide yoktur
(Turan ve Yükselen, 2004).
Yapılan çalışmalarda, öğrenme güçlüğü olan çocukların, cümleler uzadıkça ve
karmaşıklaştıkça cümleyi anlamlandırmasında güçlük yaşadığı sonucuna ulaşılmıştır (Vogel,
1974) . Bir çalışma sonucunda, öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklarının pek çoğunun daha kısa
ve daha az karmaşık cümleler kurduklarını vurgulamışlardır (Simms ve Crump, 1983).
Tanım olarak ‘’anlambilim’’, düşünceler ile dil arasındaki kontağın kurulabilmesidir.
Kısacası, düşüncenin dile yansımasının gelişimidir. Öğrenme güçlüğü tanısına sahip çocuklar
da bilişsel olarak organizasyon, planlama ve değerlendirme sorunları yaşandığından
anlambilim gelişimi de negatif yönde etkilenir. Anlambilim gelişimdeki yaşanan sorunların
sonucunda, çocukların ifade edici dil gelişimleri aksayabilmektedir (Turan ve Yükselen,
2004). Özel öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların karşılıklı diyaloglarda çoğunlukla açık uçlu
sorulardan kaçındıkları ve kendileriyle iletişim kurmak isteyen bireylerin sohbet etme
teklifine karşı daha ilgisiz olabildikleri sonucuna ulaşılmıştır. Öğrenme güçlüğüne sahip
araştırmalar gösteriyor ki; bu çocukların diğerleriyle konuşma ihtiyacı hissetmede daha
isteksiz olabilirler (Spekman, 1981).
Bu çocukların kendilerini net bir şekilde ifade etmekte zorluk yaşama eğilimleri yüksektir.
Konuşmalarını karşısındakinin ilgisine göre yönlendirmekte, gerek ders içi etkinliklerde
gerekse sosyal hayat ilişkilerinde, yazılı dili kullanıp anlama da zorluk yaşarlar (Turan ve
Yükselen, 2004).

Bununla birlikte birden fazla anlama sahip olan sözcükleri kullanmada ve ya anlamada
sorunlar yaşarlar. Ayrıca, pek çok çalışmada, öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların uygun
kelime bulma becerilerinin öbür çocuklara kıyasla daha zayıf olduğu tespit edilmiştir (Rudel
vd., 1981; Wiig ve Semel, 1975)
Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar mecazi dil kullanımda da zorluk yaşarlar. Mecazi
sözcükler (Nippold ve Fey, 1983) ile benzetmeleri (Seideııberg ve Bernstein, 1986) anlamakta
ve kullanmakta sorun yaşamaktadırlar. Mecazi dilde yaşadıkları sorunlar okuma ve yazma da
kendisini gösterebilir. Aynı şekilde, öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar mizahı anlamakta ve
kullanmakta da zorluk yaşayabilirler. Fosvles ve Glanz (1977) yaşları 6-9 arasında olan ve
okuma güçlüğüne sahip çocuklar ile yaptıkları bir çalışmada, okuma güçlüğü yaşayanların
okuma güçlüğü bulunmayan öbür yaşıtlarına kıyasla mizah anlayışlarının daha düşük
olduğunu tespit etmiştir.
Öğrenme güçlüğü erken vakitte tespit edilen çocukların büyüdüklerinde daha az sorunla
yüzleşeceğini söylemek mümkün değildir. Bunun sebebi, yaş arttıkça kişinin daha karmaşık
dil yapılarıyla karşılaşacak olmasıdır. Yani, yaşla ile paralel olarak dil problemleri de
artacaktır. Buna karşın yapılması gereken etkili eğitimsel çalışmalara devam edilerek
problemleri azaltmaya çalışmaktır (Turan ve Yükselen, 2004).
KAYNAKÇA
Turan, F., Yükselen, A. (2004). Öğrenme Güçlülüğü Olan Çocukların Dil Özellikleri. Eğitim
ve Bilim, 29(132).
Acarlar, F., Ege, P. & Turan, F. (2002). Türk çocuklarında üst dil becerilerinin gelişimi ve
okuma ile ilişkisi. Türk Psikoloji Dergisi, 17 (50), 63-73.
Brady, S., Shankweiler, D. & Mann, V. (1983). Speech perception and memory coding in
relation to reading ability. Journal of Experimental Psychology, 35, 345-367.
Vogel, S. (1974). Syntactic abililies in normal and dyslexic children. Journal o f Leaming
Disabililies, 7, 35-43.
Spekman, N., (1981). A study of the dyadic verbal communication abilities of learning
disabled and normally achieving 4lh and 5lh grade boys. Leaming Disability Quarterly, 4,
139-151.
Rudel, R., Dencla, M. & Broman, M. (1981). The effect of varying stimulus contex on word
fınding ability: Dyslexia further differentiated from other learning disabilities. Rrain and
Language, 13, 130-144.
Nippold, M. & Fey, S. (1983). Metaphorunderstanding in preadolesents having a history of
language acquisition difficulty. Language, Speech, and Hearing Services in Schools, 14, 171-
180.
Seidenberg, P. & Bemstein, D. (1986). The comprehesion of sinıiles and metaphors by
learning-disabled and nonleaming disabled children. Language, Speech, and Hearing Services
in Schools, 17, 219-229.
Foıvles , B. & Glanz, M. (1977). Competence and latent in verbal riddle comprehension.
Journal o f Child Language, 4, 433-452.

Yorumlar kapalı.

Tüm hakları saklıdır izinsiz kullanılamaz ve dağıtılamaz | Disleksi Merkezi

Call Now ButtonBizi Arayın